Timur Alp Büyüyor:))

Timur Alp Ağkuş

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Serenad - Zülfü Livaneli

Bütün Zülfi Livaneli kitaplarını okumus biri olarak beni yine şaşırtmayıp,tadı damağımda kalan hatta sıcağı sıcağına bu düşüncelerimi aktarmam gerektiğini düşündürten bir kitap yazmıs.
Kitap bir romandan ziyade yakın geçmişte unutulan, üstü kapanan bir sürü tarihi olayı da, inceleyerek biz gençlerin tarihimizden bi haber olduğunu yüzümüze tokat gibi çarparak anlatıyor.
Kitabın konusu ; Elinde keman kutusuyla yaklaşık altmış yıl sonra Türkiye'ye gelen 87 yaşındaki Wagner'i, üniversitede rektörlükta halka ilişkiler bölümünde çalışan 36 yaşındaki, eğitimli, modern bir bekar anne olan Maya, Maya'nın ailesindeki tarihi sırlar ve Wagner'in sırları ortaya çıktıkça anılan Nadia'nın, MAri'nin ve Ayşe'nin geçmişte kalan hazin öyküsünü okuyorsunuz..
Kitap dil,din, ırk ayrımı yapmadan sadece insan olabilmeyi vurguluyor,okuyun okutun...

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.

Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.(arka kapaktan)








20 Ağustos 2011 Cumartesi

Kitaplığım:)


1 yıl önce bir arkadasım blogunda kitaplığını göster projesi yapmıştı.lik eklemeyi öğrenemediğimden ekleyemiyorum:)
Şimdi bloğunda kitaplığımı görünce bi yadırgadım,lakin şuan karmakarısık olmakla birlikte gördüğünüz boş yerler hatta radyonun olduğu yer dahil heryer dolu..
bu dağın görünen sadece bir kısmı diğer tarafını kitaplığı düzenleyince buraya koyarım:))

herkese bol kitaplı bir haftasonu:=)







Sabahattin Ali / İçimizdeki Şeytan

"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizdeki şeytan yok... İçimizdeki aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..." Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.

(Arka Kapaktan)

Ben kitabı epey bekletmiştim biraz daha zamanı var deyip deyip bu zamana kadar okumadım.Kitapsız kalınca ki dört bir yanım kitapla çevrili iken nasıl oluyor anlamıyorum ama oluyor işte buna gitti elim ve okumaya caşladım.Acıkcası ben en cok Kürk Mantolu Madonna'yı sevmişim.Bu kitaptan etkilendim sadece; altı çizili bir sürü paragrafım cumlem var.
örneğin; 

ahmaklık sade ahmaklara değil, akıllı olduklarını sananlara da hükmediyor!"

Hiçbir insan seven bir insanın karşısında alakasız olamaz.

İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.

İçimizdeki Şeytan;İnsanın kendi iç çelişkileriyle ve mükemmel olan zekasını nasıl çürüttüğünü romanın sonunda okuyucu cok ıyı ıdrak edebılıyor.Ben bile iç dünyamı gözden geçirdim.o kadar diyim siz anlayın arkadaşlar..

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Ben varım! Ya Siz

Noraashira'a bunu bizlere duyurduğu için teşekkürler..
 
Ben varım ya siz!

Ne kadar cok paylaşılırsa O kadar çok çocuk sevinir.


Haydi durmak yok.. 

300 ÇOCUĞUMUZA HEDİYE EDECEGİMİZ BAYRAMLIKLARLA BAYRAM SEVİNCİ YAŞATALIM...

Behçet Uz ve Ege Üniversitesi Çocuk Hastanelerinde tedavi gören çocuklarımızı sizlerin de destegiyle bayramliklarla sevindirmek istiyoruz...
Hepimiz biliyoruz ki bayramlık kıyafetlerin çocukların hayatında çok önemli bir yeri vardır, çocukluğumuzda bayramlıklarımızı başucumuza koyup uyuduğumuz zamanları hatırlayalım.
Hastanede kalan bir çocuk için bayramın ne kadar zor geçtiğini düşünelim, bu nedenle bu bayramda gelin onları biraz da biz mutlu edelim ve onlara aldığımız güzel giysilerle bayramda yalnız olmadıklarını hissettirelim...

0-18 yaş arası kız ve erkek giysileri alabilirsiniz. (Kız çocuklarına elbiseler, erkek çocuklarına şort-tişört şeklinde takımlar olabilir.) İsterseniz dilediginiz sayıda alıp asagidaki adrese göndererek bize ulastırabilirsiniz. (Yurtiçi Kargo Liman Şb. Alsancak-İzmir adresine Özlem ŞENGİR adına)
Kaç adet bayramlık alacagınızı burdan sürekli paylaşırsanız, biz de alınacak bayramlık sayısını güncelleriz, ihtiyacımız olan sayıyı, yaş ve cinsiyet grubuna göre burdan paylaşırız ki bayramlık alamayacak olan bir çocuk bile kalmasın...Hepimizin dilegi tüm hastaneye yetecek kadar bayramlığı toplayabilmek...

Ayrıca Behçet Uz Onkolojinin Servisinin aşağıdaki ihtiyaçlarına da cevap verip, yine çocuklarımızın sıkıntılarını giderebilir; zorlu hastane süreci birazcık da olsa kolaylaştırabilirsiniz:

- 30 yatak- yataklar çok kötü durumda,telleri çıkmış halde,altlarına battaniye sererek yatmak zorunda kalıyorlar.
- 12 televizyon- televizyonların hiçbiri çalışmıyor, ikinci el bile olabilir, uzun süre hastanede yataktan kalkamadıkları odalarından çıkamadıkları için tek eğlenceleri televizyon.
- Yoğun bakım odası için bir ofis tipi buzdolabı
- 12 vantilatör-ısıtıcı
- 1 çamaşır makinesi
- 30 çarşaf

Elektronik aletler ikinci el de olabilir,yeter ki bir süre de olsa çalışsın.



Hepinizin desteklerini bekliyoruz....

mutluolalim@gmail.com
www.mutluolalim.com



--

Mutlu Olalim Projesi
www.mutluolalim.com