Timur Alp Büyüyor:))

Timur Alp Ağkuş

30 Ocak 2010 Cumartesi

Reklam Kokan Hareketler Bunlar

Bir gazeteci bizimle röportaj yaptı.Yani aslında biz birşeyler anlattık o olayı fazla dramatikleştirip hayatımızı senaryolaştırmış.Ama reklamın iyisi kötüsü olmaz deyip burda da paylaşayım:)
Kızı ve damadı ile aynı pasajda sahaf

Beyoğlu'ndaki Aslıhan Sahaflar Çarşı-sı'nda baba, kız ve damat aynı pasajda sahaflık yapıyor.
Ayça Kitapevi'nin sahibi İsmail İlbey muhasebeciliği bırakıp sahaf olmuş, ardından kızı bu mesleğe atılmış. Ailenin şehir dışına kız vermediğini öğrenen Mehmet Ağkuş, sevdiği kızla evlenebilmek için iki işyerinin yanına yeni bir dükkân açmış.
Yaprakları hafif sararmış, etiketi sökülmüş, dağılmasın diye kâğıt bantla yapıştırılmış kitaplar... Tozlu raflar, üst üste yığılmış kitapların bulunduğu bazen rutubet bazen kâğıt kokan sahaf dükkanları... Genelde bu dükkanların sahipleri emeklidir, deyim yerindeyse bir ayakları çukurdadır. Peki siz bir ailenin baştan aşağı sahaf olduğunu gördünüz mü? Baba, kız, damat mesela. İstanbul Beyoğlu'ndaki Aslıhan Sahaflar Çarşısı'nda bir aile aynı pasajda sahaflık yapıyor. Yaşları da öyle 60'larda 70'lerde değil. İşin doğrusu birbirlerine rakipler.
İsmail İlbey, Ayça Kitapevi'nin sahibi. Kızının ismini işyerine veren İlbey, 1990 yılında muhasebeciliği bırakıp sahaflık işine girmiş. Yeni mesleğini o kadar çok sevmiş ki kendisini örnek alan ve üniversite bitiren kızı da 2000 yılında aynı mesleği yapmaya başlamış. Hatta kızını isteyen Mehmet Ağkuş bile işini bırakıp aynı pasajda işyeri açmış. Şimdi bütün aile sabah kahvaltısını evde yapıp işyerlerinin kepenklerini rakip olarak kaldırıyorlar.
Baba İlbey muhasebeci iken sık sık işyerinin bulunduğu sahafa gelip gidiyormuş. Bir gün işinden sıkıldığını duyan kitabevlerinin sahiplerinden biri "Gel sana burada bir işyeri açalım." demiş. İlbey uzun süre bu fikrin üzerine kafa yormuş. Eşiyle istişare ettikten sonra onun verdiği altınları, bilezikleri satıp biriktirdiği üç beş kuruş parayla bu işe girişmiş. Önceleri çok zorlanmış ama sonradan işler rayına girmiş. İlbey, geçen bu süre içinde kendini sürekli yenilediğinden bahsediyor. "Bu işe başlamadan önce kitap okuduğumu sanıyordum. Bu mesleğin bana en büyük kazancı okuduğum kitaplar oldu." diyor. İlbey'in eşi de kısa zaman içinde bu değişime ayak uydurmuş. Onun için en büyük problem evde üst üste dizilen kitaplar.
Dükkâna ismini veren Ayça Ağkuş, ortaokuldan beri babasına yardım ediyormuş. Okuma alışkanlığını küçükken kazanan Ağkuş, büyüyünce babasıyla aynı mesleği yapmak için can atıyormuş. Zaten işyeri de onun üzerineymiş. Baba İlbey'in sözü Bayan Ağkuş'un kulağına küpe olmuş: Hangi mesleği yaparsan yap, üniversite mezunu ol! Ağkuş, üniversiteye hazırlanmış ve turizm işletmeciliği bölümünü kazanmış. Üniversiteye başlarken aynı bölümde okuduğu Mehmet Ağkuş ile tanışmış. Okul bitince damat Ağkuş elinde çiçekle kayınpederin kapısını çalmış. Aldığı cevap şaşırtıcı: Şehir dışına kız vermem. Aileler konuşmuş, istişareler yapılmış ve sonuç: Damat adayı Kâğıthane'de sahaf olsun. Damat Ağkuş Kâğıthane'de dükkânı açmış açmasına, ama evdeki hesap çarşıya uymamış. İş yapmadığı için işyeri depoya çevrilmiş. Kayınpederinin ve eşinin bulunduğu Beyoğlu'nda yeni bir dükkân açmış. Şimdi sahaflar çarşısının birinci katında Mehmet Ağkuş'a ait Eylül Kitapevi, zemin katında İsmail İlbey'e ait Ayça Kitapevi, iki dükkan ilerisinde ise Ayça Ağkuş'a ait Ayça Kitapevi yer alıyor.
Issız Adam, Uzak İhtimal filmiyle Ezel dizisinin birkaç bölümü burada çekildi
Ayça Kitapevi'nin bir diğer özelliği dizi ya da filmlerin bir kısmının burada çekilmiş olması. Örneğin Çağan Irmak'ın yönettiği Issız Adam filminde Alper, kitap bakan Ada'yı ilk bu sahafta görür. Ya da Ezel'in başrol oyuncucu Kenan İmirzalıoğlu, sevdiği kişiye bu dükkândan kitap alıp içine bir şeyler yazıp hediye eder.
İşyerlerinin filmde ve dizilerde görünüyor oluşu kendilerine yeni müşteriler kazandırmış kazandırmasına ama İsmail Bey bazı müşterilerden dolayı dert yanıyor. Çünkü gelip sadece Issız Adam'da Ada karakterinin sahafa sorduğu Çılgın Kalabalıktan Uzak kitabını ya da Kenan İmirzalıoğlu'nun baktığı Aşk-ı Memnu kitabını soranlar varmış.
Ayça Hanım, en büyük tanıtımı kendilerine Issız Adam filminin yaptığını söylüyor. Bu filmin gösterime girmesinden sonra Alper karakterinin satın aldığı plakları yok satmışlar. Satışlarla beraber başlarına ilginç olaylar da gelmiş. Bir gün bir kadın ve erkek kitabevine gelip, İsmail Bey'in eşiyle fotoğraf çekmek istemiş. Yoğun tartışmalar ve diyaloglarla bu sıkıntı tatlıya bağlanmış.
***
Çocuğumuz da sahaf olsun
Ayça-Mehmet Ağkuş çifti yaptıkları işi çok seviyorlar. Aynı mesleği yapmanın avantajları olduğu kadar dezavantajlarından da bahsediyorlar. Gün içinde pek fazla görüşmemeye dikkat ediyorlar. "Yarın çocuğunuz olduğunda, o da sahaf olmak istiyorum derse ne dersiniz?" sorumuza gülerek cevap veriyorlar: "Gurur duyarız."
Birbirimizden kitap aşırıyoruz
Sahaflardaki bazı kitaplar piyasada olmadığı için yüksek fiyata alıcı buluyor. Eski baskı bir kitabın fiyatı 250 milyon olabiliyor mesela. Ayça-Mehmet Ağkuş, kendilerinin ve babalarının tezgâhına düşen yeni kitapları sürekli denetliyorlarmış. Müşteri tutmak amacıyla bazen kitaplar tezgâh değiştiriyormuş. Yanlış anlamayın, hırsızlık değil tamamen yer değiştirme.

10 Ocak 2010 Pazar

Berci Kristin Çöp Masalları / Latife Tekin

"Bir kış gecesinde,gündüzleri kocaman tenekelerin şehrin çöpünü getirip boşalttıkları bir tepenin üstüne,çöp yığınlarından az uzağa, fener ışığında,sekiz kondu kuruldu" diye başlayan kitapta Latife Tekin kendine has güzel üslubuyla bu konduda yaşayanların hayatlarını anlatmış.Destansı bir anlatım var.Latife Tekin'in kitapları toplumda var olan ancak çok gözönünde olup da dillendirilemeyen olaylar ve hayatları anlatıyor.Anlatış şekli o kadar güzelki duyguları arabeskleştirmeden ama direk ve net şekilde.Sanki bir şiir gibi."Bir kış gecesinde,gündüzleri kocaman tenekelerin şehrin çöpünü getirip boşalttıkları bir tepenin üstüne,çöp yığınlarından az uzağa, fener ışığında,sekiz kondu kuruldu" diye başlayan kitapta Latife Tekin kendine has güzel üslubuyla bu konduda yaşayanların hayatlarını anlatmış.Destansı bir anlatım var.Latife Tekin'in kitapları toplumda var olan ancak çok gözönünde olup da dillendirilemeyen olaylar ve hayatları anlatıyor.Anlatış şekli o kadar güzelki duyguları arabeskleştirmeden ama direk ve net şekilde.Sanki bir şiir gibi.Çöplerden kendilerine hayat kurmuş insanların hikayeleri..
Hepsi gerçek ve o kadar canlı ki okurken çöptepeyi ve insanlarını hissetmemek elde değil...