Aşağıdaki yazıyı okuyup, üzerine başka ne yazılabilir ki,
Belki elimizden bir şey gelir ne kadar duyursak o kadar iyi...
Dualarınızı Gamze'den esirgemeyin..Allah Gamze'yi Atakan'nına bağışlasın..
Dualarınızı Gamze'den esirgemeyin..Allah Gamze'yi Atakan'nına bağışlasın..
İşte Gamze'nin yazısı..
SEYAHATE GİDEN BİR ANNE GİBİYİM...
SEYAHATE GİDEN BİR ANNE GİBİYİM...
Bu yazıyı yazarken sabredeceğim ağlamamak için.
Aynı başlıkta yazdığım gibi hissediyorum kendimi, ama belliki benim seyahatim bayaca uzun sürecek. İster bir annenin vasiyeti diyin bu yazılanlara, ister gözü arkada kalmasın diye aklından geçenleri sıralıyor diyin.
İyiydim gerçekten 2 hafta önceki düşüşü laboratuar değerleri yanlıştır umudunu yaşıyordum, Dr’umda öyle inandırmıştı. Ama değilmiş, artık mikroskop altında da değerlerim hızla düşüyor. Malesef kağıt üstündeki gerçekler doğru… Diş etlerim çekilmeye başlıyor diyince zaten Salı günü kemik iliğine bakalım dedi. Nefesi kesildi adamın ama, sen çok ağladın karşımda benimde ona moralim bozuldu dedi. Nasıl ağlamam öyle bir derdim varki içinden çıkamadığım nasıl ağlamam. Evladım ne olacak Dr’um dedim. Sıkıntılı günlerin gelmesine ağlamıyorum, benim derdim evladım dedim.
Evet evladım tek derdim…
Herkesin Atakan’a çok iyi davrandığı kesin hatta davranacağıda. Annem, babam, kardeşim en başta hatta Emrah kendini toplayana kadar Atakan ilk dönemlerde kiminle kalır. Sevdiği alıştığı insanları yanında göremeyince ya da gördüklerinde ağlayan gözlerle gördüklerinde napar yavrum. İş seyahatine giden bir anne defalarca kafasından geçenleri söyler yavrusunun bir şeyi eksik kalmasın diye…
Eskişehire gödeririler belki biii süreliğine orasıda çok soğuk, keşke annem göndermese,
Kalbi kırılırsa anlarlarmı,
Dudakları beyazlamış biraz, benzi sarı gibi gözüküyor deyip hemen kan testi yaptırmaya götürürler mi,
Anneyi sorduğunda ne cevap verirler,
Meyveler, sebzeler defalarca sirkeli suyla yıkanır mı,
Marketten alınanların özellikle Atakan’nın yiyeceklerinin son kullanma tarihlerine her defasında unutmadan kim bakar,
Her akşam ılık sütünün içilmesi, Dişlerinin fırçalanması atlanılmaz mı,
Günlük taze meyve suyu sıkılırmı mevsim meyvelerinden,
Terleyince üşenmeden anında atlet değişir mi,
Nelerden mutlu olur diye düşünülür mü,
Değişik kitapları kim araştırır,kim alır peki,
Bıkmadan sıkılmadan kim oyun oynar onunla,
Bıkmadan sıkılmadan saçlara cici yapmasına kim izin verir,
Gideceği okuldaki eksiklikleri kim farkeder,
Öğretmeniyle sürekli yakın diyaloğa kim girer, o özel biii öğrenci iyi bir gözleme ihtiyacı var annesini kan kanserinden kaybettik der,
Evde televizyon seyretmeyip kim aktivete yapar el becerisi gelişsin diye hem de hergün,
Kendi çocuğuna ya da çocuklarına sabır gösteremeyen insanlar Atakan’ıma nasıl sabır gösterir,
Bir varmış, bir yokmuş… Ömür bu iki kelime arasında geçen zaman… Zamansa bazen dost insana, bazen düşman bize düşman oldu.
Emrahım canım sevdiğim çok üzdüm seni en fazla kötü günlere, seninle göğüs gerdik. Hakkını helal et. Bundan sonra işin daha da zor olacak. Ama sana güvenim tam. Bir kaç gün önce demiştinya bana, parkta oynarken bizi birisi seyretse deli bu adam der ama ben oğlumla çocukluğumu tekrar yaşıyorum diye. Hep öyle deli baba ol olur mu o zaman Atakan yokluğumu daha az hisseder belki…
Evde demiştim ya ben, sana sevdiğim,
Atakan seninle gerçekten iyi vakit geçiriyor hep gülüyor. Sen iyi bir babasın diye… Ben hep bişeyler öğretme çabasındaydım, sense eğlence, öyle olduğu için o kadar mutluyum ki hep mutlu ve onu güldüren babasıyla birlikte yaşayacak diye… Öğretmenler zaten öğretir öğrenmesi gerekenleri. Gülmek daha iyi bir ilaç. Onuda sen hep verdin ve vericeksin canım sevgilim.
Canım annem, canım babam, canım kardeşim hakkınızı ödeyemem şimdiye kadar çok emek verdiniz bize. Asıl şimdiden sonra sizlere daha çok iş düşüyor dimdik durup Emrah’a destek verme zamanı. Atakan başta ALLAH’a sonra Emrah’a sonra annem, babam, kardeşim size emanet…
Keşke herşey farklı olsaydı. Yaşam mutlu dolu günlerle dolsaydı…
Annem hediye kaban almak istedi. İstemedim çünkü seneye kışa çıkmam heralde.
Sabahleyin aradın annem.
Ne olur güçlü ol diye. Lütfen gel alalım dedin. İstemem annem dedim.
Ateşim var öksürüyorum dışarı çıkmıcam dediğimde Atakan’ım koşarak geldi ne dedi biliyomusun…
”’ Ateşin olmasın, ne olur öksürme canım annem dayanamam sana ”’ dedi.
Telefonu kapadım çöktüm oğlumun yanına ben sana dayanamam merak etme geçer dedim, geçsin annecim dedin.
Dayancan annem diye haykırdım içimden…
Şuan ezan okunuyor. Yalvarırım rabbime evladım için bana yaşama şansı ver. Salı günü gireceğim operasyon sancısız geçsin, en önemlisi sonucu güzel gelsin. Çok bişi istemem sadece sağlık. Ama artık o kadar yıkıldım, o kadar güçsüz kaldım ki. Savaşacak gücümü yitirdim. Emrahımın, annemin, babamın, kardeşimin gözünü yaşlı görmeye gücüm kalmadı.
Arayan eş, dost, akraba açamadım telefonları açamayacağımda, biliyorum dualarınız benimle ama gücüm yok konuşmaya birde tabiii Atakan’ım anlamasın durumu diye.
Salı gününün güzel geçmesini bu kadar umutsuzluğun içinde yinede umut ediyorum…
tanıştığıma memnun oldum
YanıtlaSil:)
acil şifalar
:)
bana da beklerim.
hoşgeldin umarım şifa bulur arkadasımız.
Silbu yazıyı ne zaman okusam ağlamamak için kendimi zor tutuyorum...
YanıtlaSiloff bende okudukça içim yanıyor..
Silof ağlattın beni Ayça. Bilirsin zaten hiç içim dayanmaz böyle şeylere. Allah şifa versin. Atakan ile Gamzeyi ayırmasın inşallah:(
YanıtlaSilİnşallah canım bende dünden beri fenayım, allahım acil şifa versin inşallah
YanıtlaSil